Türkiye’den cafe-bar ve dükkân tasarımları

Klasik ve modern çizgiye sahip tasarımların birlikte kullanımından çok iyi sonuçlar elde edilebiliyor. Bu karışımı tamamlayacak uygun ışık ve yer döşemesi seçenekleri de mevcutsa kusursuz bir tasarımdan söz etmek mümkün oluyor. Nur Beton'un Taksim'deki butik bir otel olan Odda Otel için tasarladığı bu lobi, tüm bu güzellikleri bünyesinde barındırıyor.

Dışarıya açılan geniş pencerenin hemen yanında yer alan metal masalar, hem pencere profilleriyle uyum gösteriyor, hem de lobiye çağdaş bir görüntü kazandırıyor. Bu masaların hemen arkasındaki geniş ahşap masa ise ayaklarındaki oyma işlemelerle dikkat çekiyor. Üzerindeki endüstriyel tasarımlı aydınlatma elemanlarıyla hem renk, hem de tasarım açısından tezat oluşturan bu masa, geleneksel tarzı otel lobisine tam anlamıyla yansıtıyor. Zaten butik otel kavramının mantığı da bir lobide bundan daha iyi özetlenemezdi!

Dükkân tasarımı üzerine yoğunlaşan Karbon Görsel İletişim ve Mimarlık, daha önce Hollanda'da da faaliyet göstermiş. Kadıköy merkezli şirketin ülkemizde yaptığı en dikkat çekici çalışmalardan birini fotoğrafta görüyoruz. Ataşehir'deki Beyaz Fırın şubesinin tasarımında klasik unsurların yanında renkli, çağdaş aksesuarlar da kullanılarak canlı bir tasarım yakalanmış. Geniş, ahşap vitrinler bir çikolata-pasta dükkânının sahip olması gereken klasik havayı fazlasıyla katıyor. Tavandan sarkan avizeler ise modern ve klasik tasarım arasında uyumla bağlantı kuruyorlar. 

En dikkat çekici nokta ise fotoğrafın sağ tarafında gördüğümüz renkli bölme oluyor. Farklı şekerlemelerin renk cümbüşü yaratacak şekilde yerleştirilmesine olanak veren raf tasarımı, dükkânı sıkıcılıktan sıyırmayı başarıyor. Ana dükkândan cam bir bölmeyle ayrılan çikolata bölümü, bu sayede eşsiz bir görünüme kavuşuyor.

Fransız kafelerinin lüks fakat samimiyeti kaçırmayan havası hepimizin malumu. Buna benzer bir havayı dekoratif ürünlerle yakalamak kolay gibi görünse de ufak detayları kendinize göre yorumlamadığınızda ortaya yavan bir tasarım çıkması olası. İşte KRN Mimarlık'ın uzmanları da bu püf noktasını gözden kaçırmamışlar ve Parle'yi tasarlarken ustalıklı bir iş çıkarmışlar. 

Beşiktaş'ta yer alan bir restoran olan Parle'de ilk bakışta Fransız etkisini hissetmek mümkün. Ancak bu tasarımı modern sandalye tercihleriyle farklılaştıran uzmanlar, aydınlatma elemanlarında ise bambaşka bir yola girmişler. Ortaçağ şatolarındaki avizeleri anımsatan geniş aydınlatma ünitesi, mekana ferahlık ve derinlik duygusu katmayı başarıyor.

Eski binaların uygun biçimde yenilenmesiyle çok etkili sonuçlar elde etmek mümkün. Beşiktaş'ta yer alan Dut Cafe de böyle bir yenileme çalışmasının sonucunda bu şık görünümüne kavuşmuş. Gamze Yalçın Studio'nun elinden çıkan bu tasarımda, eski merdiven havası korunarak yenilenmiş. Yer döşemelerindeki şık fayanslar da korunan detaylar arasında. Bu klasik çizgilerin yanına ise ustaca fırça darbeleriyle hareketli bir hava katılmış. Duvarı boydan boya saran ve tavana kadar uzanan çizim, mekana hakim olan samimi havanın kaynağı oluyor. Tavandaki aydınlatma elemanları da geometrik şekiller oluşturacak biçimde konumlandırılmışlar. Ahşap sandalyeler ise klasik tasarımlarının yanında canlı renklere boyanarak modern bir hava kazanmışlar. 

Pastel renklerin yoğunluklu kullanımı iç mekanlarda pek iyi sonuçlar vermeyebiliyor. Ancak uygun oranı yakaladığınızda gerçekten çarpıcı sonuçlar almanız mümkün. Esra Kazmirci Mimarlık'ın Bailo İstanbul'da yaptığı bu tasarımda oranın yakalandığını söyleyebiliriz. Farklı pastel tonları, ustalıklı bir yerleşimle iç açıcı bir bar bölümü yaratmakta kullanılmış. Açık kahverengi kanepe ve üstündeki kırmızı-gri tonlarındaki soyut tablo sıcak bir karşılama ikilisi sunuyor. Bar bölümünde ise koyu renkli tabureler ve öndeki ahşap bölme beyaz mermerden yapılmış bar tezgahıyla tezat yaratmış. Parke görünümlü yer döşemeleri de tasarımı hareketlendiren bir diğer unsur olarak göze çarpıyor.

Mekanlarda kullanılan mobilyanın kalitesi ve görselliği tasarımı şekillendiren en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada kaliteli malzeme kullanımının incelikli bir işçilikle birleşmesi şart. Murat Topuz Atelier'nin tasarımları da bu ihtiyaca cevap verir nitelikteler. Cappucino adı verilen bu yemek takımı, bulunduğu her restoranı şık bir görünüşe kavuşturabilecek güzellikte. Uzun ve koyu yemek masasının yanında el işçiliğiyle hazırlanmış sandalyeler yer alıyor. Diğer bölümlerde kullanılan bembeyaz, koltuk görünümlü sandalyeler ise tasarımı hareketlendirmekle kalmıyor, mekanın farklı zevklere hitap etmesini de sağlıyor. Bu sade ancak incelikli tasarımın göz alıcı olduğuna şüphe yok.